Çatkapı Ankara lezzetleri


Çatkapı – Ankara Lezzetleri

23 Aralık 2010 Perşembe

'Öz kızı' Titanic'i derinlere uğurlayan Belfast

Sağanak yağışın eksik olmadığı puslu Belfast'a inerken, kara bulutların arasından süzülüyor uçağımız. Sabahın erken saatlerinde titreyerek ayrıldığımız havaalanından sonra koyu yeşile boyanmış bir film setinden geçiyoruz. Doğanın neşesine, ne Katolik - Protestan çatışmaları ne de Titanic'in hüznü engel olabilmiş. Kent merkezine yaklaştıkça yeşil tuvale özenle vurulmuş kırmızı fırça darbeleri, çeşitlenmeye başlıyor. Onlar da sabah mahmurluğunu henüz üzerlerinden atamamış, tıpkı bizler gibi... Gökyüzünden süzülüp, içlerini ısıtacak ışık huzmelerini, özlemle bekliyorlar. Ve üzerlerindeki mermi izlerinin titizlikle silindiği kırmızı tuğlaların arasındayız. Hatta Guinness Rekorlar Kitabı'nda "Dünyanın en çok bombalanan oteli” ünvanını elinde bulunduran Europa'nın tam önündeyiz. Yıllarca yaşadıkları acılara inat gülümsüyor İrlandalılar. Tüm emekleriyle birlikte okyanusun derinliklerine gömülen “öz kızları” Titanic'e rağmen gülümsüyorlar. Yaşamdan paylarına düşeni sonuna kadar almak için and içmiş Belfast ahalisi... Kuzey İrlanda'nın başkentindeki sabah kalabalığı, gece danslarının habercisi. Her biri yoncanın bir yaprağı olacak ve ulusal müziğin ritmiyle coşacak.

Kentteki iki cephe
Yol yorgunluğunu umursamadan, kaybolmaktan çekinmeden keşfetmeye başlıyoruz. Yıllar boyu aynı kentin insanlarının birbirlerine doğrulttukları namlulardan çıkan ölümcül demir parçalarının izini sürüyoruz duvarlarda. Fakat netice alamıyoruz. Ustalıkla yok edilmiş her biri. Belfast'ta yaşananların temel sebebi, komşu adadaki Birleşik Krallığa bağlı kalmak isteyen Protestanlar ile aynı adadaki Bağımsız İrlanda Cumhuriyetiyle birleşmeyi savunan Katolikler arasındaki anlaşmazlık. Sorun tam anlamıyla çözülmüş değil ama uzun süredir çatışan yok. Yarı özerk bir yapı ile Birleşik Krallığın himayesinde bulunan Kuzey İrlanda'nın başkentinde her iki taraf da kentin kendilerine ait bölümlerine çekilmiş ve günlük yaşamını sürdürüyor.

Ale içen var mı?
Kentin gülen yüzüyle ilk karşılaşma için The Crown'dayız. Belfast'ın ziyaretçileri de yerleşikleri de muhakkak burayı ziyaret ediyor. Yaklaşık 200 yıllık geçmişe sahip barın eşsiz atmosferinde İrlandalıların geleneksel içkilerini keyifle yudumlayabilirsiniz. Çakırkeyf bir İrlandalının sohbet etmek için size espriyle yaklaşması çok uzun sürmeyecektir. İlk etapta aksanını anlamak güç olabilir fakat pes etmek yok. Böylesine sevecen insanlarla vakit geçirmek, öylesine keyfili ki emin olun, söylediklerinin hepsini anlayıp anlamadığınızı hiç umursamayacaksınız. The Crown, tavanından, yer döşemelerine kadar öylesine detaylı süslenmiş ki şakacı barmenin size servis ettiği Ale elinizde, kendinizi dekoratif detayları anlamlandırmaya çalışırken bulabilirsiniz. Ale, İngilizlere has bir bira türü. Şişede tüketilmesi önerilmeyen geleneksel bir içecek. Bu geleneksellik üretiminden servisine kadar uzanıyor. Tahta fıçılarda muhafaza edilen Ale, barlarda tulumbaya benzeyen mekanik araçlarla fıçılardan çekiliyor. Mayalı içkinin tadını bozmamak için Ale'in geçtiği tüm mekanizma günün sonunda baştan aşağı temizleniyor. Biz de günün erken saatlerinde Ale içebilen şanslı müşteriler arasındaki yerimizi alıyoruz. The Crown'un komşu barı Robinson's'a da uğrayacağız fakat önce Titanic'in inşa edildiği tersanelere doğru yola çıkmamız gerekiyor.

Meraklılarına sirk okulu...
Ünlü tiyatro, opera temsillerine perde açan Grand Opera House'a göz atıp ilerliyoruz. Bahçesinde oturanlar, kitap okuyanlar hatta uyuyanlar... Yeşil kubbeler ile çimlerin arasında kalan ihtişamlı yapı, Belfast Kent Konağı. Yaklaşık 200 yıl önce Kraliçe Victoria tarafından Belfast'ın kent ilan edilmesiyle birlikte yapılmış. Büyüklüğü ve detaylı mimarisiyle devleti simgeliyor. Yapının önünde bir de Titanic Anıtı yer alıyor. Anıtların, eserlerin ve ilginç yapıların arasından Titanic'in doğduğu mekana ilerliyoruz. Belfast, coğrafi konumu itibarıyla denizcilik alanında yıllardır önemli bir merkez olagelmiş. İnsanlar, yaşamlarını denizcilik ile sürdürmüşler. Kentin bir ucundaki devasa tersanelerin yanı sıra farklı noktalardaki denizcilik anıtları da dikkat çekiyor. Bunlardan biri de “The Buoyz” St Anne's Katedrali'nin yanıbaşındaki parkın ortasında pastel renklere boyanmış üç deniz şamandırası görüyoruz. İrlanda karasularında yıllarca gemilere yol gösteren şamandıralar, şimdi kentin orta yerinde bir anıta dönüşmüş. İrlandalı denizciler, senelerce yollarını bulmalarına yardımcı olan şamandıralara sahip çıkmış. Belfast'ta öne çıkan bir diğer eser ise metal çubukların birleşimiyle yapılmış, kentin simgesi olarak da kullanılmaya başlanan Umut Işığı Anıtı. Elindeki halkayı havaya kaldıran kadın figürü, Belfastlılar için barışı simgeliyor. Sirklerdeki akrobatların, jonglörlerin nasıl yetiştiğini merak ettiniz mi hiç? Titanic yolculuğumuzda bir de sirk okuluyla karşılaşıyoruz. Caddede ilerlerken bir binanın önündeki renkli, yüksek direkler bizi şaşırtıyor. Çünkü direklerin üzerinde sandalyeler ve onların üzerinde de insan figürleri var. Yakına gidip incelediğimizde buranın Belfast Sirk Okulu olduğunu öğreniyoruz. Belki de sirklerde izlediğimiz kıvrak akrobatlarının yolu buradan geçmiştir. Ne dersiniz? Ya da küçük çocuğunuz “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Akrobat” yanıtını veriyorsa okulun kayıt koşullarını gözden geçirmeniz gerekebilir. Belfast'ta akrobat yetiştiren bir sirk okulunun varlığından haberdar olmakta yarar var.

Titanic'in Doğumu
Türkiye'de 1998 yılında vizyona giren bir film, Titanic'in 85 yıllık batığına ışık tuttu. James Cameron'ın yazıp yönettiği Titanic'te, bir yandan Celine Dion'un “Kalbim devam edecek” sözlerini dinledik öbür yandan Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet'in oynadığı iki aşığın öyküsüne dikkat kesildik. Dev transatlantiğin batışını hüzünle izledik. Peki Titanic'in doğuşuna şahitlik eden Belfast'ta dönemin en büyük okyanus ötesi gemisine ilişkin neler var? İsterseniz önce 1900'lü yılların başında Belfast'ta olan biteni gözden geçirelim. Yeni yüzyılın başında denizcilik üssü Belfast'ın tersanelerine olağanüstü bir hareketlilik ve heyecan hakimdi. Aynı yerde denizcilik faaliyetlerini günümüzde de sürdüren White Star Line adlı şirket, dünyanın en büyük transatlantiğini üretmeye karar vermişti. William Pirrie, Alexander Carlisle ve Thomas Andrews'ten oluşan ekip geminin tasarımını hazırladı. 1909 yılında yapımına başlanan dev gemi, 1911'de suya indirildi. 1912'de ise yüzer hale gelmişti. 26 ay süren inşa sürecinde Belfast'ın günümüze değin kavgalı Katolik ve Protestanları birarada çalıştı. Kentin Harland ve Wolff Tersanesi'nde üretilen gemi, 3 bin 547 yolcu ve mürettebatı taşıyabiliyordu.
“Batmaz” denildi ama...
Denizcilik çevrelerince “batmaz” olarak nitelenen Titanic, ilk seferine 10 Nisan 1912'de İngiltere'nin Southampton limanından başladı. Kaptan John Smith yönetimindeki gemi, New Foundland yakınlarında bir buzdağına çarptı. 2 bin 340 yolculu Titanic, ilk seferinin beşinci gününde, Atlas Okyanusu'nun buzlu sularına gömüldü. Batışın ardından Belfast'te üretilen din referanslı şehir efsaneleri kulaktan kulağa dolaşmaya başladı. Basına da yansıyan bu efsanelerin birine göre Titanic'i üreten White Star Line şirketi, gemilerini vaftiz ettirmiyordu. Bir diğer efsane ise geminin numarasına ilişkindi. Titanic'in gövdesinde yer alan “390904” numarasının suya yansıması okunduğunda “No Pope” (Papa yok) yazısı görülüyordu. Bu da Belfast'ta yaşanan Katolik-Prostestan çatışmasında Protestanların, Katolikleri kızdırmak için kullandıkları bir slogandı. Titanic'i doğuşunu izleyen Belfast, batışına da efsanelerle eşlik ediyordu.

“Öz kızımız Titanic”
Bugün Belfast Titanic'in hüznü ile süsleniyor. Kaybettiği kızına sahip çıkan kentte, Titanic'i kucağında taşıyan dev vinçlerin temsili örnekleri arasında dolaşabilir, teknik ekibin çalıştığı ve bugün müze olarak kullanılan 'Titanic's Dock Pump-House'u ziyaret edebilir, karadan ve denizden düzenlenen turlara katıabilirsiniz. Hatta Thomas Andrews'in geminin çizimlerini yaptığı ofise dahi uğrayabilirsiniz. Belfast'i nisan ayında ziyaret ederseniz Titanic made in Belfast Festivali'ne de katılabilirsiniz. Bir haftaya yayılan festivalde Belfastlılar, “öz kızları” olarak tanımladıkları Titanic'i çeşitli etkinliklerle anıyor. Şu günlerde, geminin suya indirildiği bölgede yapımı süren bir binaya da Titanic şekli veriliyor. Ayrıca The Crown barın komşusu Robinson's barda Titanic'e ait özel objeler bulunuyor. Robinson's, geceleri İrlanda müzikleri ile dans eden Belfastlıları izlemek için en iyi mekan olmasının yanı sıra Titanic'in suya indirildiği gün tersaneyi süsleyen bayrakların da arasında olduğu çok sayıda parçanın sergilendiği bir mekan olma özelliğini taşıyor.

Çatışmanın izleri
Belfast, neredeyse yüzyıla yayılan bir iç çatışmaya sahne olmuş. Anlaşmazlık, bağımsız İrlanda'yı savunan Katolikler ile Birleşik Krallığa bağlı kalmayı tercih eden Protestanlar arasında. Yıllar boyunca çok sayıda örgüt kurulmuş ve kent halkı temelde iki kampa bölünüp, birbirlerine zarar vermiş. Çatışmanın taraflarından en bilineni ise IRA olarak anılan İrlanda Cumhuriyet Ordusu. IRA 2005 yılında şiddete son verdiğini duyurdu. Silahların sustuğu kentteki mücadele, politik alanda ve duvarlardaki grafitilerde sürüyor. Belfast'ın ziyaretçileri katolik ve protestanlara ait duvarları süsleyen grafitilere en az Titanic kadar ilgi gösteriyor. Çarpıcı grafitileri, bazen üzeri dikenli tellerle çevrilmiş duvarlarda bazen de binaların cephesinde görüyoruz. İçlerinde özgürlük talep edeni de var, bir örgüte ait bölgeye giriş yaptığınız konusunda sizi uyaranı da... Grafitiler Belfast'ın batısında yoğunlaşıyor. Katoliklerin Falls bölgesi ile Protestanların Shankill bölgesini ayıran 'Barış Hattı' duvarındaki grafitilerin önüne her sabah çiçekler bırakılıyor, yitirilenler anılıyor. Kentin dışına doğru uzanmak isteyenler için Carrickfergus Kalesi ve Belfast Şatosu görülmeye değer yerler arasında yer alıyor. Avrupa tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan '9 Yıl Savaşları'nda simgeleşen Carrickfergus Kalesi, savaşın taraflarından İngiliz Kralı 3. William'ın heykelini de içinde bulunduruyor. 1860'larda inşa edilen Belfast Şatosu ise bugünlerde kentin en popüler evlenme mekanı haline gelmiş.

'Eğlence' yeniden tanımlanıyor
Kızıl saçları, çilli beyaz tenleriyle, 'eğlence' kavramını yeniden tanımlayan İrlandalılar, acılarına inat, her ritimde ayrı coşuyor. Geleneksel bir İrlanda pubına onları izlemeye gittiğinizde, kenarda durmanız mümkün değil. Sürükleyici notalara direnip, köşenizde kalsanız dahi zıplayarak yanınıza gelen şirin bir İrlandalı sizi dans pistinin ortasına çekecektir. Sonrası mı? “Acaba ben de İrlandalı mıyım?” sorusunu yanıtlamaya çalışırken, kendinizi müziğin akışına bırakacaksınız. Hareket halindeki bedeninize engel olmayı aklınızdan bile geçirmeyin! Yaşamınız boyunca bir daha böyle eğlenme şansı yakalamanız güç olabilir. İrlandalıların eğlence kültürüne dair fikir sahibi değilseniz, anonim halk şarkılarından “beer beer beer” ile kulağınızı alıştırmaya başlayabilirsiniz. Böylece sizi, Belfast'taki publara sürükleyecek bir alışkanlığa ilk adımınızı atacaksınız. Dans etmeden önce yeterince enerji toplamalısınız. Zira ritim öylesine hızlı ki sizi bitkin düşürebilir. Bunun için İrlandalıların özel yemeği “Irish Stew” denenmeye değer. Türk mutfağına pek de yabancı olmayan Irish Stew, kemikli kuzu eti, küçük patatesler, havuç ve yeşil biber parçalarını kısık ateşin üzerindeki tencerede buluşturuyor. Irish Stew, İrlandalıların vazgeçemedikleri eşsiz bir lezzet.

Nerede, ne zaman?
Belfast gecelerine karışmak istiyorsanız, çok sayıda seçeneğe sahipsiniz. Bazılarına göz atarsak; Odyssey Arena içerisinde yer alan clublar, kentteki gençleri biraraya getiriyor. Farklılık arayanlar, marjinallerin mekanı Kremlin Bar'a uğrayabilirler. İrlandalıların geleneksel eğlencelerine tanık olmak isteyenler, Robinson's Bar'da dans partilerini takip edebilir. Kentin en eskisi, 1630'dan beri Belfastlıları eğlendiren taverna Whites da görülmeye değer. Eğer Belfast'a bir ziyaret planlıyorsanız mart ayının ortasını ya da nisan ayının ilk haftasını seçebilirsiniz. 17 Mart, İrlandalılarca “St. Patrick's günü” olarak kutlanıyor. Her yanı yemyeşil yoncalarla süslenen ülkede, publardaki eğlence sabah saatlerinde başlıyor. Saat 07.00'de bir barın önünde sıraya girmiş, yeşil giyimli yüzlerce insanla karşılaşırsanız, takvimler 17 Mart'ı gösteriyor olmalı. Ertesi güne kadar sürecek bu şölene bir yerinden dahil olmakta gecikmemenizi öneririz. Titanic made in Belfast Festivali'nin gerçekleştirildiği nisanın ilk haftası da kente ziyaret için tercih edilecek zaman aralıklarından biri. Türkiye'den Belfast'a ekonomik ulaşım için yaz aylarında İrlandalı turistleri Ege bölgesine taşıyan uçakların dönüş yolcusu olabilirsiniz. Bodrum ve Dalaman havaalanlarından Belfast'a gerçekleşen seferler, yol maliyetinizi ciddi oranda düşürebilir. İç burkan anıları ve gülen yüzleri ile Kuzey İrlanda'nın diyalektik başkenti size, kendi tarihinden tozlu sayfalar çevirecek. Gökyüzünün griliğine aldanmayın, eğer keşfetmek istiyorsanız Belfast rengarenk...

Roadlife'ın Aralık 2010 sayısından...

Diğer dünya kentlerinden...
- Urfalı Ramazan Dublin'de nasıl Yunan Ramos oldu?
- Cadı avlarını, festivale dönüştüren Edinburgh
- Kuzey Avrupa’daki Türklerin öyküsü: Londra'daki Türkiye
- Charleston: ABD tarihinin dönüm noktasında biber arayışı
- Erivan'da farkına varılan, geleneklerin büyülü gücü







1 yorum:

Mahmut Gürer dedi ki...

İlk olarak gözlerine, devamında da ellerine sağlık Erdemcim.. Güzel olmuş. Ama yine de üzerinde çalışılması gerekiyor. 10 üzerinden 7 verdim :)